Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Hüseyin Turhan
Köşe Yazarı
Hüseyin Turhan
 

Dün Doktorlar Bugün Öğretmenler!

Geleceğimiz olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz eğitimcilere yönelik saldırılar, caydırıcı tedbirler alınmadığı için maalesef artarak devam ediyor. Dün doktorlar bugün ise öğretmenler menfur saldırıların hedefinde… İstanbul’da Özel Eyüp Sultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan’ın, 5 ay önce okuldan uzaklaştırılan sığınmacı bir öğrenci tarafından silahla vurularak katledilmesi hepimizin yüreğini dağladı. Ülke genelinde öğretmenler, cuma günü derslere girmeyerek öfkelerini dile getirip “Artık yeter.” dediler. Eskişehir’de de tüm eğitim sendikaları Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak basın açıklamasında bulundular. Burada bir öğretmenin üzerindeki kan lekelerini çağrıştıran beyaz önlük giymesi gözüme çarptı. O kanlı (!) önlüğü Eskişehirdenhaber.net’in sayfasında gördüğümde tarif edemediğim tuhaf bir duygu yaşadım. Yazmasak olmazdı. Eğitimi, okulu, öğretmeni yazarken; şiddeti, ölümü, tabancayı aynı cümle içerisinde kullanmak bizi derinden üzüyor. Sendikaların açıklamaları ve uyarıları yetkililer tarafından süratle dikkate alınmalı hayata geçirilmeli. Okullarda ciddi güvenlik zafiyetini söylediler. Şöyle ki basın açıklamasının bir yerinde: “Çoğu okulumuzda güvenlik görevlisinin bulunmaması, güvenliğin sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin olmaması şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Oysa her okulumuza güvenlik görevlisi alımı yapılması ve okullarımızın tamamında kamera bulundurulması hayati bir zorunluluktur.” İmkânsız olmasa gerek bir güvenlik görevlisi çalıştırmak. Ayrıca okula kamera sistemini kurmak. Yazarlık refleksinin dışında yıllardır çocuklarımızın okullarında okul aile birliğinde görev yapmış bir veli olarak söylüyorum. Bunlar hiç zor işler değil. Okulların ciddi anlamda kantin gelirleri var. Her ay Milli Eğitim Müdürlüklerine bu gelirden pay gönderiliyor. Devlet okullarında sadece bununla bile güvenlikçi çalıştırılabilir. Özel okullarda güvenlikçi bir nebzede olsa mevcut. Devlet okullarında okul yönetimi ile aile birlikleri İnisiyatif almalıdır. Aktif okul aile birlikleri için bunlar mesele değil. Menfur saldırıya dönersek. Düşünüyorum da 17 yaşında bir gencin nereden temin ettiği bilinmeyen bir silahla elini kolunu sallayarak okula girip Okul Müdürünü odasında nasıl öldürebiliyor! Şuanda sizin, bizim böyle bir silaha sahip olmamız imkansız. Katil öğrenci İfadesinde 10 bin TL vererek tabancayı temin ettiğini söylemiş. Pes doğrusu. Bu hadise bana geçmişte yaşanan iki örneği hatırlattı. İlki Eskişehir’de… Bundan üç yıl önce Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde bir araştırma görevlisinin odalara belinde silahla girip, dört kişiyi tabancayla öldürmesi. O vahim olaydan sonra üniversite, güvenlik önlemlerini üst düzeye çıkardı. Diğeri ise iki yıl önce Konya’da yaşandı. Görev yaptığı hastanede, hasta yakını tarafından silahla öldürülen Dr. Ekrem Karakaya’nın canice öldürülmesi. Daha niceleri var bizim bilmediğimiz… Bu fırtına durulur mu? Bu şiddet döngüsünden nasıl çıkılır? Başımızı ağrıtan sığınmacı sorunu nasıl çözülür bil(e)miyoruz. Ama bildiğimiz bir gerçek var ki oda şu. Uzmanlar “Okey taşları ile oynar.” gibi eğitim sistemi ile oynanmaması gerektiğini söylüyor. Haksızda değiller. Bir sistem öncelikle uygulamaya alındıktan sonra sonuçları için beklenmesi ve revize edilmesi gerekir. Bizde ise her gelen Milli Eğitim Bakanı her şeyi sil baştan sistem inşa etmek istiyor. Mesela binanın 3. katını inşa etmeye çalışırken 1. katı yıkıp tekrar yapmak istemek gibi abes bir durum ortaya çıkıyor. Bunun gibi. Eğitim sendikalarının bu menfur saldırıdan sonra altını çizdikleri güvenlik zafiyetleri halının altına süpürülmemeli. Sadece kınama ile geçiştirilmemeli. Yaşananları birkaç hafta sonra unutmak gibi kötü bir huyumuz var ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Yarın sıranın sende ya da çocuğunda olmadığından nasıl emin olabilirsin? Netice olarak… Önce doktorların şimdi de öğretmenlerimizin bu şekil hayattan koparılması vicdan yarasından çok gelecek kaygısını en ağır şekilde hissetmeme sebep oluyor. Eğitim camiasının başı sağ olsun.
Ekleme Tarihi: 20 Mayıs 2024 - Pazartesi

Dün Doktorlar Bugün Öğretmenler!

Geleceğimiz olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz eğitimcilere yönelik saldırılar, caydırıcı tedbirler alınmadığı için maalesef artarak devam ediyor.

Dün doktorlar bugün ise öğretmenler menfur saldırıların hedefinde…

İstanbul’da Özel Eyüp Sultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan’ın, 5 ay önce okuldan uzaklaştırılan sığınmacı bir öğrenci tarafından silahla vurularak katledilmesi hepimizin yüreğini dağladı.

Ülke genelinde öğretmenler, cuma günü derslere girmeyerek öfkelerini dile getirip “Artık yeter.” dediler.

Eskişehir’de de tüm eğitim sendikaları Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak basın açıklamasında bulundular.

Burada bir öğretmenin üzerindeki kan lekelerini çağrıştıran beyaz önlük giymesi gözüme çarptı.

O kanlı (!) önlüğü Eskişehirdenhaber.net’in sayfasında gördüğümde tarif edemediğim tuhaf bir duygu yaşadım. Yazmasak olmazdı.

Eğitimi, okulu, öğretmeni yazarken; şiddeti, ölümü, tabancayı aynı cümle içerisinde kullanmak bizi derinden üzüyor.

Sendikaların açıklamaları ve uyarıları yetkililer tarafından süratle dikkate alınmalı hayata geçirilmeli.

Okullarda ciddi güvenlik zafiyetini söylediler.

Şöyle ki basın açıklamasının bir yerinde: “Çoğu okulumuzda güvenlik görevlisinin bulunmaması, güvenliğin sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin olmaması şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Oysa her okulumuza güvenlik görevlisi alımı yapılması ve okullarımızın tamamında kamera bulundurulması hayati bir zorunluluktur.”

İmkânsız olmasa gerek bir güvenlik görevlisi çalıştırmak. Ayrıca okula kamera sistemini kurmak.

Yazarlık refleksinin dışında yıllardır çocuklarımızın okullarında okul aile birliğinde görev yapmış bir veli olarak söylüyorum. Bunlar hiç zor işler değil.

Okulların ciddi anlamda kantin gelirleri var. Her ay Milli Eğitim Müdürlüklerine bu gelirden pay gönderiliyor.

Devlet okullarında sadece bununla bile güvenlikçi çalıştırılabilir. Özel okullarda güvenlikçi bir nebzede olsa mevcut.

Devlet okullarında okul yönetimi ile aile birlikleri İnisiyatif almalıdır. Aktif okul aile birlikleri için bunlar mesele değil.

Menfur saldırıya dönersek.

Düşünüyorum da 17 yaşında bir gencin nereden temin ettiği bilinmeyen bir silahla elini kolunu sallayarak okula girip Okul Müdürünü odasında nasıl öldürebiliyor!

Şuanda sizin, bizim böyle bir silaha sahip olmamız imkansız. Katil öğrenci İfadesinde 10 bin TL vererek tabancayı temin ettiğini söylemiş. Pes doğrusu.

Bu hadise bana geçmişte yaşanan iki örneği hatırlattı.

İlki Eskişehir’de…

Bundan üç yıl önce Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde bir araştırma görevlisinin odalara belinde silahla girip, dört kişiyi tabancayla öldürmesi.

O vahim olaydan sonra üniversite, güvenlik önlemlerini üst düzeye çıkardı.

Diğeri ise iki yıl önce Konya’da yaşandı.

Görev yaptığı hastanede, hasta yakını tarafından silahla öldürülen Dr. Ekrem Karakaya’nın canice öldürülmesi.

Daha niceleri var bizim bilmediğimiz…

Bu fırtına durulur mu? Bu şiddet döngüsünden nasıl çıkılır? Başımızı ağrıtan sığınmacı sorunu nasıl çözülür bil(e)miyoruz.

Ama bildiğimiz bir gerçek var ki oda şu.

Uzmanlar “Okey taşları ile oynar.” gibi eğitim sistemi ile oynanmaması gerektiğini söylüyor. Haksızda değiller.

Bir sistem öncelikle uygulamaya alındıktan sonra sonuçları için beklenmesi ve revize edilmesi gerekir. Bizde ise her gelen Milli Eğitim Bakanı her şeyi sil baştan sistem inşa etmek istiyor. Mesela binanın 3.

katını inşa etmeye çalışırken 1. katı yıkıp tekrar yapmak istemek gibi abes bir durum ortaya çıkıyor.

Bunun gibi.

Eğitim sendikalarının bu menfur saldırıdan sonra altını çizdikleri güvenlik zafiyetleri halının altına süpürülmemeli. Sadece kınama ile geçiştirilmemeli.

Yaşananları birkaç hafta sonra unutmak gibi kötü bir huyumuz var ama artık mızrak çuvala sığmıyor.

Yarın sıranın sende ya da çocuğunda olmadığından nasıl emin olabilirsin?

Netice olarak…

Önce doktorların şimdi de öğretmenlerimizin bu şekil hayattan koparılması vicdan yarasından çok gelecek kaygısını en ağır şekilde hissetmeme sebep oluyor. Eğitim camiasının başı sağ olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve siranhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.